Tweet |
ÖGESEN Genel Başkanı Dr. Vahdet Özkoçak, yaptığı yazılı açıklamada, yükseköğretimin kronikleşen sorunlarının çözümü yolunda, hem hükümete, hem de muhalefete eşit mesafede kaldıklarını belirterek, “Gerekçeli kanun tekliflerini tüm parti gruplarına sunduklarını” belirtti.
Dr. Özkoçak, “Akademinin Tümörü #50dsorunu,eş durumu, sağlık durumu vb sorunlarımız varken, çözülmeyi beklerken diğer sorunların da mahkeme kararlarına rağmen çözüme kavuşmaması, akademik camiayı ve eğitim-öğretim alan kişileri, aileleri ile birlikte mağdur etmektedir” ifadelerini kullandı.
50/d statüsünde atansa bile doktorasını bitiren araştırma görevlisine ülkemiz şartları düşünüldüğünde en az 2 yıl daha kurumunda süre verilmesini ve maaş alırken kadro araması sağlanmasını isteyen ÖGESEN, bunun basit bir kanun değişikliği ile kolayca çözülebileceğini kaydetti.
ÖGESEN’in bu konuda önerdiği havuz sistemi şöyle:
– Doktorasını bitiren 50/d kapsamında atanmış araştırma görevlilerine en az 2 yıl daha çalıştıkları aynı kurumda görev yapmaya devam etme hakkı verilmelidir.
– Bu süreçte kurulacak bir sistem ile (havuz) ihtiyacı olan üniversitelere alan bazlı olarak, ÖYP’de olduğu gibi puana dayanan şekilde, isteyen doktorasını bitirmiş herkesin tercih yaparak öğretim üyesi statüsünde atanma hakkı verilmelidir. Öncelikle kendi kurumunda kalması sağlanmalıdır.
– Havuzda tercih yapmak istemeyen veya tercihleri sonunda atanamayan 50/d araştırma görevlileri eskiden olduğu gibi doktoralarını bitirdikten sonraki bu en az 2 yıllık süreçte kadro arayabileceklerdir. Bu durum işsiz kalma korkusuyla geçen bir doktora sürecini engelleyecek, verimliliği arttıracak, sistemi sorun değil çözüm üzerine kuracaktır.
EŞ VE SAĞLIK DURUMU TAYİNLERİ
Dr. Vahdet Özkoçak, eş ve sağlık durumu gibi zarureti belirli şartlar ile kanıtlanmış hallerde, geçiş yapılacak üniversitenin asgari şartları da sağlanıyor ise kadro ilanına gerek kalmadan naklen geçiş hakkı olması ve insanların aile birliğini kurmasının ve ender hallerde gerekli olabilecek iyi sağlık şartlarına ulaşmasının önündeki engellerin kaldırılmasını istediklerini dile getirdi.
ÖDENEK MİKTARLARI
ÖGESEN Genel Başkanı, araştırma desteklerinin çeşitlendirilmesi ve ödenek miktarlarının arttırılması konusunda da şunları ifade etti:
“Günümüzde bilim insanlarımızdan ülkemiz ekonomisine ve global bilgiye katkı yapması beklenmekte fakat ne yazık ki gerekli maddi destek sağlanamamaktadır. Geçmişte, sağlanan maddi desteklerin büyük kısmı FETÖ tarafından kullanılmış ve desteklenebilecek birçok ileri düzey proje sahipsiz kalmıştır.
“Birçok ülkede bilimsel buluşlar çok yüksek meblağlar harcandıktan sonra yapılmaktadır. Ülkemizde ise birçok akademisyenimizin destek alması bulunduğu kurumun da yetersiz olması sebebiyle mümkün olamamaktadır. Her ne kadar mali konular çok taraflı sorunlar da olsa, bu noktada özellikle bilimsel eğitimin en önemli safhası olan doktora süresince, bütün doktora öğrencilerine kurumları üzerinden veya kurumlarından bağımsız olarak ödenekler sağlanmalı ve bu ödenekler 10 – 20 bin TL gibi özellikle fen ve sağlık bilimlerinde yetkin ve özgün araştırma yapmaya uygun olmayan küçük rakamlar olmamalıdır.
“Yine TÜBİTAK veya üniversitelerimiz üzerinden verilecek proje destekleri arttırılmalı ve kör şekilde tarafsız jüriler tarafından değerlendirilmelidir. Araştırmaları yalnızca kendi arasında dağıtan grupların önüne geçilmelidir. Yine bu ödenekler ülkemiz genelinde belirli bir standarda bağlanırsa özellikle yeni açılan ve maddi bakımdan zorda olan üniversitelerimiz için çok faydalı olacaktır.”
YEŞİL PASAPORT HAKKI
Dr. Özkoçak, başkaca şartlar aranmadan tüm akademik kadrolara yeşil pasaport verilmesini ve akademisyenlerin yurt dışında gerçekleşen kongre, sempozyum gibi organizasyonlara katılımlarının kolaylaştırılmasını da talep etti.
AKADEMİK MOBBİNG
“Ne yazık ki yükseköğrenimde yıllardır süregelen uyarılarımıza rağmen mobbing yani psikolojik taciz ve yıldırma vakaları giderek artmakta ve bu durum birçok sorunu beraberinde getirmektedir” diyen ÖGESEN Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Mobbing çalışma verimini düşürmekle kalmayıp insanların günlük hayatlarını da ciddi şekilde etkilemektedir. Zorba yönetici ve iş arkadaşları insanların çalışma şevkini kırarak belki de ülkemize en büyük maddi kaybı mobbing aracılığı ile yaşatmaktadır. Bu durum kesin kurallar ile kontrol altına alınmayıp çalışanların görevleri net bir şekilde belirlenmedikçe ne yazık ki mobbing de artmaya devam edecektir.”
MULTİDİSPLİNER ÇALIŞMALAR
Dr. Özkoçak ayrıca, “Tüm Dünya’da çok disiplinli çalışmalar teşvik edilir ve daha kıymetli görülürken ülkemizde ne yazık ki teşvik ve doçentlik sistemi vasıtasıyla akademisyenler tek başına kalitesiz çalışmalar yapmaya itilmektedir. Bunun aksi olmalı, çok isimli, çok alanlı kaliteli çalışmalar teşvik edilmelidir. Hiçbir akademisyen tek başına, bir çalışma ekibi olmadan tam potansiyeline ulaşamayacaktır” dedi.
“Yerli ve Milli Üretimin kalesi Üniversiteler ve bu kalenin asli unsurları Akademik ve İdari Personel ile öğrencilerdir. Bu hususlar kapsamında devletimizin gerekli kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışmaya hazırız” diyen Dr. Vahdet Özkoçak, şunları ekledi:
“Son günlerde 600 bini aşkın Ön Lisans,Lisans ve Lisansüstü öğrencinin de gözü kulağı Gazi Meclisimizden gelecek Öğrenci Affında. Kasım 2019’da kuliste verilen bilgi, hem Denklik Sorunu yaşayan 60 bin gencimizin hem de af bekleyen yaklaşık 600 bin gencimizin sorunlarının çözümü yönünde idi. Gençlerimizin ve değerli ailelerin bu haklı isteklerine yasama ve yürütme mutlaka kayıtsız kalmayacaktır. Gereken adımların atılması için biz de elimizden geleni yapıyor, konuyu gündemde tutarak çözüme katkı sunuyoruz.”